26 Eylül 2011 Pazartesi

Jakolarda Yaş ve Cinsiyet

JAKOLARDA YAŞ VE CİNSİYET AYRIMI
Gri papağanın yaşını nasıl anlayabilirim?
Gri papağanların gözleri yavru iken tamamıyla siyah iken yaşlarının ilerlemesiyle irislerinin etrafı renk olarak açılır ve 3 yaşının ardından tamamıyla sarı renge kavuşur. Bu yaştan sonra bir gri papağanın yaşını belirlemek neredeyse imkânsızdır zira 3 yaşındaki bir gri papağan ile 30 yaşındaki bir gri papağanın görüntüsü hemen hemen aynıdır. Yine yaşı 3 ün altında olan Kongo jako kuyruk tüyünde uç kısımlarına doğru siyah lekeler bulunur. Ayakların da yavru ve genç kuşlarda koyu renk de yumuşaktır. Büyükler de ise ayaklarında pudralanmış gibi beyazlıklar görülür.

Yukarıda soldan sağa olmak üzere birkaç aylık, 1 yaşında. 2 yaşında ve 3 yaş ve üstü bir papağanın göz rengi gösterilmiştir.
Gri papağanımın değişik yerlerinde kırmızı tüyler var?
Bazı gri papağanlarda bu durum görülmektedir. Hatta neredeyse tamamı kırmızı olanlara rastlanmaktadır. Bu durum genlerden kaynaklanmaktadır ve artık çok sıra dışı olmaktan çıkmıştır.

Gri papağanımın cinsiyetini nedir?
Bazı dış emarelerden tahminler yapılabilse de %100 doğru sonuç için DNA testi veya endoskopi gerekmektedir. Ülkemizde henüz yapılamayan DNA testi için birkaç adet göğüs tüyünün veya 2-3 adet kanat tüyünün posta yoluyla yurtdışına gönderilmesi gerekmektedir. Testin toplam maliyeti yaklaşık 40-50 Avro civarındadır. Maliyetin yüksek olması sebebiyle yetiştirmeyi düşünmeyen papağan severler için cinsiyet tahlili fuzuli bir harcama olarak görülebilir.
Endoskopi papağanın cinsiyetinin yanı sıra yaş ve üreme bilgilerini (yaş, kısırlık, yumurtlama sayısı vb.) de sağladığından daha avantajlıdır. Ancak ülkemizde bu konuda uzman veteriner hekimlerinin bulunmayışı bu yöntemin kullanımını imkânsız hale getirmektedir. Dış emarelerle cinsiyet tahmini aşağıdaki şekilde yapılmaktadır.
Dişi jakoların özellikle 4-5 cm. kadar olan kuyruk tüylerinin uç kısmında çok dikkatli bakıldığında fark edilebilen gümüşi bir renk vardır oysa erkek jakoların kuyrukları tamamen kırmızıdır.

Yukarıda DNA testi ile dişi olduğu tespit edilen bir jakonun kuyruk tüyleri görülmektedir.

Erkeklerde yanakta bulunan renkli kavuniçi kısım daha parlaktır, ayrıca dişilerin kanatlarında siyah bir bant bulunmaktadır.


alıntıdır

Papağan Hastalıkları ve Tedavileri

Kuş Hastalıkları ve Korunma Yöntemleri
MANTAR
Belirtileri, kuşlar bitliymiş gibi tiftiklenirler, tüylerde dökülme olur, vücudundaki kellikler ve görünen yerlerde, kızarıklıklar, pullanma gözükür ve bulaşıcıdır.
Nizoral şampuan :
Şampuan köpürtülerek suluklar, mamalıklar, yemlikler ve kafesin her köşesi yıkanır.
Nizoral tablet :
1 litre suya 1 tane hap atılır. 7 gün devamlı verilir. Her gün içme suyuna, taze olarak karıştırılır. Eczacının hazırladığı aşağıdaki solüsyon, açıkça gözüken kızartıların, beneklerin, pullanmaların üzerine pamuklu çubuk vasıtası ile 7 gün haricen sürülür. İyot solüsyonu 100cc olarak hazırlanacak, içine 50cc su ve 2 tablet Rabenzole atılıp, karıştırılacak ve pamuklu çubukla sürülecek.
SİNDİRİM SİSTEMİ BOZUKLUĞU :

Yanlış beslenme ve mikroplu gıdalar vasıtasıyla hayvanı yavaş yavaş hasta eder. Karın altındaki damarlar yeşil olmaya başlar, kızarıklıklar meydana gelir ve hafif kararma olur.
NOT: Böyle durumlarda içme suyuna günlük olarak biraz elma sirkesi koyabilirsiniz.
SOLUNUM YOLLARI BOZUKLUĞU :

Hayvan boğazına bir şeyler takılmış gibi ağzını açıp kapatır; kuyruğundan nefes alıyormuş gibi kuyruğunu sallar.
TEDAVİSİ :
İçme sularına tedavi süresince vitamin konur ve her gün ağza 1-2 damla %2,5 Baytril 5 gün süre ile damlatılır.
Not: Antibiyotik tedavilerinde verilen süreye uyulması gerekir. Yoksa ileride bağışıklık kazanan hayvan tedaviye cevap vermez.
KURUMA :
Bu hastalık halsizlik ve göğüste kuruma olarak çoğunlukla ölüm halinde görülür. Kesin tedavisi olan bu ilaçlarla aynı zamanda yukarıda Baytiril’in çözemediği problemler için de etkilidir. Yani çok geniş etkili birçok hastalığa iyi gelen bir antibiyotiktir.
Biteral tablet: Bir tablet 8 eşit parçaya bölünür, bir parça bir sulukta eritilerek 8 gün boyunca kuşlara verilir. (Her gün 1/8 verilir.)
ÇİÇEK :
Kuşçuluk için Vebadır. En belirgin özelliği, kesin ve çabuk kitlesel ölümlerdir. Çok çabuk bulaşır ( 7-8 gün içinde). Gaga, göz çevresi ve ayaklarda gözükür. Hastalanan kuş aşısı yapılmazsa 8 günde, ağzını aça aça, kuyruğunu sallaya sallaya ölür.
Çiçek hastalığı virüstür.
Tedavisinde antibiyotikler faydalı olmaz. Tek yapılacak şey kümese yabancı kuş getirmemek, ziyaretçileri yasaklamak, eğer kümese ziyaretçi almak zorunda iseniz üst baş değiştirmek, en azından üzerine önlük, başına şapka giydirip ayakkabısını çıkartıp terlikle sokmak gerekir. Kümesi temiz tutup sık sık değişik dezenfektanlarla yerleri duvarları ve malzemeleri temizlemek gerekir.
Kanareien Pocken adlı bu aşı yurt dışından getirilmektedir. Yavru en az 6 haftalık olmalıdır. Hastalık olsun olmasın senede bir kez bütün kuşlar aşılanmalıdır.
Türkiye de hemen her kümeste çiçek mikrobu bulunur. Bu mikrop sıcak ve nemli yerler de salgın yaratır. Bu yüzden her yetiştirici 10. ayda mutlaka aşı yaptırmalıdır. Unutmayalım ki bu savaştan sadece aşı yaptırarak başa çıkabiliriz.
AYAK ŞİŞLİĞİ :
Hastalığın belirtileri şunlardır: kuşun ateşi çıkar, ayak bileklerinde şişmeler görülür, parmaklarını kapatamaz hale gelir ve ayak tabanlarında şişmeler ve yaralar görülür.
Tedavisi: “Teramycn” merhem kullanılabilir. ¼ Aspirin toz haline getirilip merhemle karıştırılır, haricen sabahtan ayaklara, tabanlara sürülür. Akşamda saf vanodin e kuşun ayakları sokulur ve ağızdan 1, 2 damla Baytril damlatılır. Bir hafta süreyle bu tedavi sürdürüldüğünde kuşta gözle görülür bir iyileşme gözlenir.
İSHAL :

Mikrobik ve gıdaya bağlı olmak üzere iki türlüdür. Mikrobik olmayan ishalde diyet uygulanır; Mama, yumurta verilmez sade ince yem ve yulaf verilir. Mamalıkta sürekli haşlanmış patates bulundurulmalı ve kaybettiği su kaybı için marulun kart yapraklarından veya ıspanak çok az olarak verilmelidir.
TEDAVİSİ: Mikrobik ishalde, kuşun pisliği tahlilinde çıkan sonuca göre ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Bazı ishal ilaçları ise şunlardır: sulfamazettin, koksidin, niflodin.
İshali önlemenin en önemli yöntemi, kafes/kümes ekipmanları nın temizliği, temiz su kullanımı, temiz mama ve yem kullanımı ile mümkündür. İspir ve benzeri tohumlar elenmeli, temiz kuru bir yerde muhafaza edilmeli, zaman zaman koklanıp kokusunun normal olup olmadığı tespit edilmelidir. Küf kokusu olan tohumlar asla kullanılmamalıdır.


KIRIK VE KANAMALAR :
Ayağı kırılan kuşa pamuk takviyeli bilezik takılarak kuşun kırık ayağı alçıya alınır. 10 gün içinde ayağın kaynadığı ve kırılan ayağın hiç aksamadığını görürsünüz. Bazı yetiştiriciler kırılan ayağa bant saramaya çalışırlar, hem zordur hem de yanlış kaynamalara sebep olur.
KANAYAN YARALAR :
Genelde ur keserken ve ur düştükten sonra kanamalarla çok sık karşılaşılır. Kuşun yaraya tetrat (insan için) kapsülü içindeki toz dökülür. Hem antiseptik vazifesi görerek mikrop kapmasını engeller hem de kanı durdurur. Kanamayan tahriş olmuş, yapa derisi kalkmış yaralara da terramisin merhem sürülmesi tavsiye edilir.
İŞTAHSIZLIK :
BELİRTİLERİ: Kuşda yem yemeye karşı genel bir isteksizlik ve durgunlukla kendisini belli eder.
NEDENLERİ: Çoğunlukla kuşun daha önce alışık olduğu yemin dışında bir besin rejimi uygulanması veya tekdüze bir yemle beslenmesi ile görülür. Bundan başka bazı hastalıklara bağlı olarak görülen iştahsızlıklar da vardır.
TEDAVİSİ: Kuşun arzu ettiği yemlerin verilmesi, çok bölmeli yemliklerde çeşitli yemler sunularak seçiminin kanaryanın tercihine bırakılması, iştah açıcı yeşillik ve meyvelerin verilmesi yararlıdır. İştah açma amacıyla hazırlanmış kanarya şuruplarından yararlanmak mümkündür. Eğer iştahsızlık belli bir hastalığın etkisiyle ortaya çıkmış bulunuyorsa, öncelikle onun ortadan kaldırılması gerekecektir.
HALSİZLİK :
BELİRTİLERİ: Kuşun son derece halsiz, güçsüz ve mecalsiz olmasıyla eski hareketliliğini, canlılığını kaybetmesiyle, ötmeye ve yeme karşı hissedilir oranda isteksiz davranmasıyla tanınır. Hastalığın ilerlemesi halinde karın derisinin rengi koyulaşır, kırmızı ve hatta giderek mor bir renk alır.
NEDENLERİ: Kötü yaşama koşulları, kötü isli dumanlı, sigara kokulu, havasız yerler, tek yanlı ve yetersiz beslenme soğuk algınlığı ile ilişkili hastalıklarda çok uzun süren devrelerde, bu devreler içinde beslenme bozuklukları zafiyetin nedenlerinden sayılabilir.
TEDAVİSİ: Kuşun elverişli koşullara kavuşturma ve iyi bir beslenme sağlama alınacak başlıca önlemler arasında yer alır. Bu amaçla kuşu temiz havalı, ışık alan, rutubetten uzak, ısısı normal bir yere alınır. İştah açıcı yem ve yeşillikler, meyveler, karma yemler, kuvvet mamaları ile dengeli bir beslenme sağlanır.
BRONŞİT :
BELİRTİLERİ: Bronşitli kanaryada gözlenebilecek en belirgin araz, solunum güçlüğü, sık sık nefes alma ve soluk alırken duyulan hırıltıdır. Hastalığın ilk devrelerinde yüksek ateş görülür, eğer önlem alınmazsa hastalık kuşların ölümüne yol açabilir.
NEDENLERİ: Şiddetli üşütme ve soğuk algınlığı sonucunda ortaya çıkan, solunum yollarının iltihapla tıkanması şeklinde tanımlanması mümkün olan bir hastalıktır. Soğuk algınlığına ve nezleye neden olan etkenlerin erken önlem alınıp giderilmediği takdirde bronşite dönüşme olasılığı kuvvetlidir.
TEDAVİSİ: Tedavisi, soğuk algınlığı ve nezle tedavisine paralel özellikler taşır. İlk önlem olarak kanarya daha sıcak bir yere taşınır. Gagası açılarak bir damla bal damlatılarak susaması sağlanır. Suyuna bir damla TERRAMCINE damlatılmış ve ılıtılmış su verilir. Nezlede olduğunca B ve C vitaminlerinin direnç artırıcı ve iyileştirici etkisinden yararlanılmalıdır. Bu amaçla vitamin ihtiva eden ampullerden bir damlalık aracılığıyla birer damla alınarak içme sularına TERRAMYCINE ile birlikte damlatılmasından fayda görüleceği kuşkusuzdur. Kaynatılmış keten tohumu suyu da bu hastalıkta yararlanılan şifa verici bir ilaçtır.
ASTIM :
BELİRTİLERİ: Kuşun soluk almada zorluk çekmesi, sık sık ve hırıltılı soluması ile kendini belli eden bir hastalıktır. Astımlı kuş ötmeye karşı isteksiz ve ötüş kalitesinden çok şey kaybetmiştir. Genellikle uzun süren bronşitlerden sonra ortaya çıkması tanıtıcı bir niteliğidir.
NEDENLERİ: Yerleşmiş nezle ve bronşitin, bakımsızlık, kirli ve dumanlı hava tozlu yem ve tozlu ortam gibi elverişsiz koşullar ve tedavisizlik gibi etkenlerle solunum organlarında kronik, iyileştirilmesi güç bir rahatsızlığa dönüşmesidir.
TEDAVİSİ: Maalesef kronikleşmiş durumlarda kesin bir tedavi yoktur. Hastalık henüz bronşit halinde iken veya hastalığın henüz başlangıcında iken yukarıda sayılan elverişsiz koşulların ortadan kaldırılması iyi ve sürekli bir bakımın sağlanmasıyla önlemek mümkündür.
Astım başlangıcı da iken, bronşit tedavisinin yanı sıra mentol, nane ruhu okaliptüs buğuları yapılması soluk açmada ve iyileşme sürecinin kısaltılmasında yararlı olur. Buğulama şu şekilde uygulanır. Sıcak bir tuğlanın üzerine oturtulan madeni kap içindeki kaynar suya adları anılan soluk açıcılardan biri damlatırılar.Astımlı kuşun bulunduğu kafes bu kabın yanına yerleştirilir ve her ikisinin üzeri tek bir örtüyle örtülerek, hasta kuşun bundan en büyük yararı görmesi sağlanır. Bu arada soluk açıcı ilaçların kanaryanın rahatsız olacağı ölçüde fazla damlatılmamasına dikkat edilmelidir. Kronikleşmiş astımlarda hazır olarak satılan astım ilaçlarından da yarar sağlamak mümkündür.
NEZLE :

BELİRTİLERİ: Kuşunuzun burnunda ve gözlerinde bir akıntı görüldüğünde, bunun nezlenin ilk ve temel belirtileri olarak kabul edilerek derhal tedaviye başlanılması gerekir. Hastalık ilerledikçe burnun tıkandığı, gözlerin çapaklandığı ve kanaryanın soluk almakta zorluk çektiği görülür. Eğer önlem alınmazsa ağır oksijen yetersizliğinin ve mikrobik olan nezlenin yaptığı yüksek ateş sonucunda kanaryanızın ölmesi söz konusu alabilir.
NEDENLERİ: Mikrobik olması nedeniyle başka kuşlardan geçmesi mümkündür. Bununla birlikte yukarıda değindiğimiz soğuk algınlığına bağlı olarak üşütme sonucu oluşması daha yaygın olarak gözlenen bir haldir. Ani ısı değişiklikleri ve bazen de akşamüstleri yaptırılan banyo sonucunda ıslak veya nemli tüylerle bir gece geçiren kuşun şiddetle üşüterek nezleye tutulduğu çok görülmüştür.
TEDAVİSİ: İlk önlem olarak kuşu ısıca daha yüksek bir yere alınmalı ve eğer başka kuşlarla birlikteyse onlardan ayrılmalıdır. Gözlerdeki çapaklar ve akıntı asit borikli suyla silinmeli soluk almakta zorluk çektirecek oranda bir burun tıkanıklığı varsa, tuzlu suya batırılmış küçük bir tüy parçası burun deliklerine sokularak bu tıkanıklık giderilmelidir. Bundan sonra burun çevresi ve gözlere SIGMAMYCINE merhemi sürülmeli, ancak burun deliklerinin tıkanmamasına ayrıca özen gösterilmelidir. B ve C vitamini yüksek besinlerin verilmesinde suyuna bal karıştırılarak vücut direncinin artırılmasında yarar vardır. Bu arada hastalık geçinceye kadar suyuna her gün bir damla TERRAMYCINE konulmalıdır. Hastalık arazları kaydolduktan sonra kafesin sodalı sıcak sularla veya asit borikli suyla güzelce yıkanıp güneşte kurutulması mikropların öldürülmesi açısından yararlıdır.
ROMATİZMA :
BELİRTİLERİ: Romatizmalı kuş, tünek üzerinde tutunamaz, düşer. Yürümekte zorluk çektiği, yürüyemediği, düştüğü yerde kaldığı, ayağa kalkamadığı görülür.
NEDENLERİ: Nem oranı yüksek serin ve rutubetli yerlerde sürekli yaşamak zorunda bırakılan kuşlarda, banyo yapıp geceyi ıslak veya nemli tüylerle geçirmeyi bir alışkanlık haline getiren kuşlarda görülür.
TEDAVİSİ: Hastalığın oluşmasına olanak tanımamak, hastalığı tedaviden çok daha kolay olduğu için, yukarıda alınan sakıncalı durumları yaratmamak ve romatizmaya meydan bırakmamak en iyisidir. Bununla birlikte hastalıklı kanaryanın içinde bulunduğu sakıncalı ortamdan kurtarılması, serin havalarda banyo yapmasına izin verilmemesi, geceleri ıslak ve nemli tüylerle bırakılmaması alınacak ilk önlemlerdir. Kafesin güneş gören bir odada güneş ışınlarının direkt vurmadığı bir yere asılması, kafes tabanının sürekli olarak kuru kumlarla örtülü olması ve kafesin nemli bırakılmaması yerinde bir tedbirdir. Tedavi olarak kuşun ayakları saf alkolde eritilmiş kafuru ile ovulmalı ve her gün tazelenen içme suyuna çeyrek aspirin eritilerek verilmelidir. Bu arada,içine balık yağı bulunan kuvvet mamasından da yarar beklenebilir.
SES KISIKLIĞI :
BELİRTİLERİ: Kuşun ötüşün azalması, sesin kısılması veya tümüyle kaybolması ile tanınır.
NEDENLERİ: Ses kısıklığının nedenleri çeşitli olmakla birlikte bunları bir kaç noktada toplamak mümkündür.
1-) Soğuk algınlığı, nezle, bronşit gibi rahatsızlıkların ses tellerini etkilenmesi,
2-) Aşırı ötme, sürekli ötme sonucunda ses tellerinin arızalanması
3-) Aşırı korku, panik ve şok hallerinin sonucunda ses kaybı
4-) Ötücü kanaryaların yanlış beslenme sonucu seslerini yitirmeleri
TEDAVİSİ: Doğal olarak yukarda anılan değişik nedenlere bağlı olarak görülebilen her ses kısıklığı veya ses kaybı olayında ayrı bir tedavi önlemi uygulamak gerekir. Bunlar yine aynı sıra içinde tek tek ele alalım.
1-) Soğuk algılığı, nezle, bronşit gibi rahatsızlıklarda ses tellerinin etkilenmesi sonucunda oluşan ses kayıplarında, anılan hastalıklarda alınan hastalıklarda alınan önlemler aynen uygulanır. Bunun yanı sıra gagasından günde bir iki damla çiğ taze yumurta sarısı damlatmakta yarar sağlayacaktır.
2-) Aşırı ötme sonucu ortaya çıkan ses kayıplarında hasta kanarya diğerlerinden ayrılarak, sessiz kendisini ötmeye teşvik edecek herhangi bir uyarıcının bulunmadığı, geldiği yere eş ısıda, cereyansız, havadar, huzur duyacağı bir odaya alınır. Kesin istirahatı sağlanır. Ses güçlendirici ve vitamin değerli besinlerle kuvvet mamaları verilir. Suyuna B ve C vitamini karıştırılır.
3-) Eğer kuşunuz bir korku, bir panik veya bir şok sonucu sesini yitirmişse ikinci şokta görülen önlemler alınarak kanaryanın huzuru sağlanır, geçirdiği şoku atlatması beklenir. Bu arada sağlık yemlerinin bulunduğu karma yemlerden verilmesi sağlanır.
Bazen yanlış bir beslenme sonucunda da kanarya ses kısıklığı geçirebilir. Bu gibi durumlarda ses kısıklığına neden olan proteince yüksek besinler ve unlu yiyecekler kesilir. Daha düşük değerde besinler, sağlık tohumları, ötücü kanaryalara verilen özel karma yemler kullanılır. Başlangıçta kısa bir süre perhiz yaptırmak da yarar sağlayacaktır. Bütün bunlardan başka sık sık değindiğimiz kuşların hava akımlarına maruz kalması, soğuk suyla banyo yapması, soğuk su içmesi, rutubetli yerde bulunması, bulunduğu yerin havasının kirli, tozlu, dumanlı, sigara kokulu olması diğer olumsuz etkilerin yanı sıra ses kısıklığına neden olabilir.
AŞIRI YAĞLANMA :
BELİRTİLERİ: Kuşun gözle görülür biçimde toplandığı hareketlerinin hantallaştığı ötme istek ve gücünün azaldığı, solunum güçlüğü çektiği görülür. Avuca alınıp karın tüyleri üflendiğinde derinin yağlı buruşuk bir görünüm taşıdığı görülür. Aşırı şişmanlığın üremede de bazı eksikliklere ve döllenme güçlüklerine, iktidarsızlıklara neden olduğu unutulmamalıdır.
NEDENLERİ: Kuşkusuz başlıca nedeni dengesiz ve aşırı besleme, proteince zengin ve unlu besinlerin gereğinden fazla verilmesidir. Bunun yanı sıra kanaryaya hareket etme olanağı tanımayan küçük kafesler de aşırı yağlanma yapabilir.
TEDAVİSİ: İlk önlem olarak, kuşu daha geniş ve hareket etme olanağı bulabileceği büyük bir kafese alınır. Besin değeri yüksek ve yağlandırıcı, şişmanlatıcı besinler kesilerek bol oranda meyve ve yeşillik verilir. Bundan sonraki devrelerde yem konusunda son derece dikkatli kavranmak, kuşun yakabileceği oranda ve dengeli bir beslenme sağlamak gerekecektir.

SOĞUK ALGINLIĞI :
BELİRTİLERİ: Hafif soğuk algınlıklarında kuşların tüylerini kabarttığını bir köşeye çekilip tertop olmuş bir durumda, gözleri kapalı uyukladığını ötmediğini, yemediğini ve çevresiyle ilgilenmediğini görürüz. Ani ısı değişikliliği kanaryalarda soğuk algınlığı bir şok etkisi göstererek kanaryanın bayılıp tüneğinden düşmesine varan belirtiler ile ortaya çıkabilir. Karın derisi doğal rengini yitirip kızarır ve morarır. Bu belirtiler soğuk algınlığını belirlemekle birlikte, eğer iyi tedavi edilmez ve tüm arazlar giderilmezse bronşit, astım, zatürree ve hatta verem gibi hastalıkların başlangıcı olma özelliğini de taşır.
NEDENLERİ: Kuşlar duyarlı yapıya sahip varlıklardır. Gerçi 16-17 santigratlık sabit bir ısı sağlandığında sağlıkla yaşabilirler. Ancak 22-23 santigrat ısıdan bu derecelere ani düşüşlerde hastalanmalar olasılığı doğar. Gece ve gündüz arasındaki büyük ısı farkları veya kafesin sıcak odadan soğuk bir odaya odaya taşınması gibi nedenlerin yanı sıra soğuk suyla banyolar yaptırılan banyolar soğuk algınlığına neden olabilmektedir.
TEDAVİSİ: İlk önlem olarak kuşu normal ısıdaki bir odaya getirilir. Kuşun ağzı, ucu inceltilmiş bir tüy sapı ile açılarak bir damla kadar bal konulur. Bu bir damlalık bal kanaryayı susatacak ve su içme isteği yaratacaktır. Bu isteğini gidermek için içeceği suya bir damla kadar TERRAMYCİNE damlatıldığında ilk tedavi sağlanmış olur. Bu arada karma ve kuvvetli yem verilmemeli, kısa bir süre için haşlanmış patates kürü uygulanmalıdır. Doğal olarak bu süre içinde TERRAMYCİNE verilmeye devam edilmeli ve kanarya mümkün olduğunca sabit bir sıcaklıkta tutulmalıdır. Bu amaçla ilk günler için kafesin içine hava girmesine engel olmayacak yün bir örtü kullanılması ve kafesin bu örtü ile sıkı sıkıya örtülmesi yerinde bir tedbir olacaktır. Kuşunuzun biraz kendini toplayıp soğuk algınlığının kuvvetli etkilerini atmaya başladığında vitamin değeri yüksek besinlerle vücudun direnci artırılmalı ve bünyesi, besin değeri yüksek yemlerle takviye edilmelidir.
TÜY DEĞİŞİMİ (Karın Ağrısı):
Öncelikle belirtmeliyiz ki "tüy değişimi" bir hastalık değildir; her yıl bütün kuşların geçirdiği normal bir fizyolojik yenilenmedir. Ancak, iyi bir bakım ve beslenme olanağına sahip olmayan kanaryalar bu devrede zarar görmeye mahkûmdurlar. Temmuz ayı ile eylül ayı arasında geçirilen bu olay, kuşun iyi bir bakım altında ise hiçbir iz bırakmadan kolaylıkla atlatılır.
O yılın yavruları olan genç kuşlar bu devreyi pek hafif geçirirler. Fazla tüy değiştirmezler. Bu nedenle de bünyeleri sarsılmaz. Daha iler ki yaşlarda bulunan kuşlar, önce kuyruk ve kanat, sonra vücut ve en son olarak kafa tüylerini değiştirerek yeni ve parlak tüylere sahip olurlar. Bütün bu oluşumun süresi normal olarak iki ay kadardır. Bu devre içinde kanarya son derece halsizleşir. Hareketliliği azalır, ötmez olur. Tüy dökümü süresince kuşlara çok iyi bakılmalı, soğuktan, hava akımlarından, ani ısı düşmelerinden titizlikle korunmalı, beslenmelerine büyük özen gösterilmelidir. Özellikle serin sonbahar gecelerinden korumak amacıyla geceleri kafes üstünün hava geçiren yün örtülerle sıkıca örtülmesinde yarar vardır. Tüy dökümü süresince, yeşillik ve meyveler azaltılır. Kenevir, turp ve hardal tohumu yemlerden çıkartılır. Kuvvet mamaları, kuşyemi, marul tohumu ve keten tohumu verilir. Sularına, hastalıklardan korumak üzere Terramycine ve vitamin damlatılmasında yarar vardır. "CeDe Multivitamin", kuşların tüy atımını kolaylaştıran, bu süreyi kısaltan hazır bir vitamin olarak yarar sağlar.
Kuşun tüy değişiminden çabuk çıkartmak için, bazı yetiştiricilerin karşı çıktığı, bazılarının çok tuttuğu bir yöntem vardır. Bizde Barbar Metodu adıyla anılan bu yöntem, tüy dökümü süresince kuşun, üzeri kalın bir örtüyle kapanmış bir kafesin içinde tutmaktan ibarettir. Kafesin altı temizlenmez ve beslenme çok az bir ışığın bulunduğu kafesin içinde, örtü altında sürdürülür. Bu örtü, kafesin içindeki ısıyı sabit ve kafesin içini karanlık tutar. Bu iki etkenin tesiri altında kuşun, tüy değişimini beş hafta içinde tamamlar.
ARA TÜY DÖKÜMÜ:
Belirtileri:
Kuşun vücudundaki tüyler (özellikle kafası ve boynundaki tüyler) dökülür. Eğer parazitten dolayı dökülme varsa sürekli bir kaşıntı da gözlenir. Kuşun halsiz, isteksiz olması ötüşünü kesmesi ve kafes içerisinde durgun olduğu gözlenir. Ancak dişi kuşun yumurta üzerinde yattığı dönemlerde göğüs altında görülen dökülmeler normaldir.
Sebepleri: Kuşlarda tüy dökümü pek çok nedenden olabilir. Normalde tüy dökme mevsimleri Ağustos, Eylül aylarıdır. Bu aylar dışındaki dökümlere "ara tüy dökümü " adı verilir. Kuşların ara tüye girmesi bir kaç sebepten olabilir.
1- Eğer kuşunuzun bulunduğu yer hava almıyorsa yani kuşun sürekli kapalı bir ortamda kalmasından dolayı olabilir.
2- Kuşa verilen yem ve yiyeceklerin çok kuvvetli olması sonucu hayvanın bünyesinin aşırı yüklenmesi olabilir.
3- Sürekli değil ama aşırı dökülme varsa hastalık kapmış olması yada kaşıntısı varsa parazit gibi bir nedenden dol ayıda tüy dökebilir.
4- Mevsimsiz tüy dökümleri yem ve mama değişikliğinden olabileceği gibi yer değişikliğinden de olabilir.
5- Kuş kızgınlık dönemine geldiğinde de tüy dökebilir, özellikle 2 yıl gibi uzunca bir süre eşe atılmamışsa kuş sıkıntısından tüy dökebilir.
Tedavi: Yukarıdaki sebeplerden kuşunuza uygun olandan sonuca ulaşabilirsiniz.
Kuşun tüyden çıkmasına yardımcı olmak için,
1- Yemliklerden birisine kenevir tohumu, diğerine de normal kuşyemi koyularak bol bol marul türü yeşillik verilmeli.
2- Banyosunu eksik etmemeli, banyo suyunu her sabah değiştirmeliyiz.
3- Vitamin takviyesine ihtiyaç duyulabileceğinden CeDe Multivitamin adlı vitamin ilacından 15 günde suluğuna 4 damla verilmeli ve suluk iki günde bir değiştirilmelidir.
4- Eğer yem veya mama değiştirildi ise eski kullanılan yeme veya mamaya dönülmelidir. Kuşun zayıf düştüğü bu dönemlerde bol bol yeşillik ve meyve ile birlikte karışık yem verilmesi iyi olur.
5- Parazit durumunda ise parazit dökücü toz ilaçlardan kullanılmalıdır Haftada en az bir kere de banyo yapması sağlanmalıdır.
6- Kuş havadar bir yere konulmalı ancak rüzgâr alan esintili bir yere konulmaması da kuşun sağlığı açısından önemlidir.
7- Eğer uzun süredir yalnız ise eşleştirmenizde kuşunuzun doğal sağlığı yönünden faydalı olur.
KAŞINTI VE BİTLER:

Belirtileri:
Kuşun sürekli kaşınması, gagası ile tüylerini sıkıştırmaya çalışarak didiklemesi, tüylerini kabarık tutarak sürekli silkinmesi ve gövdesini bir yerlere sürtmeye çalışması.
Sebepleri: Kuşun gövdesinde, tüylerinin arasında gözle görülebilen koyu renkli çok küçük canlılar var ise bunlar kaşıntıya neden olan asalak hayvanlar yani bitlerdir. Kuşların en büyük zararlılarındandır. Kuşu elimize aldığımızda kanat altı ve ense tüylerini hafifçe üflersek bitleri rahatça görebiliriz. Bu bitler kuşun geldiği yerden, başka bir hayvandan yada yeni alınmış bir kafes aksesuarından gelebilir. Eğer yavru ve yuva varsa bu kısımlarda kontrol edilmelidir. Aşırı oranda üredikleri zamanlarda öldürücüdürler. Bitleri gündüz faaliyette görme olanağı yoktur. Bunlar geceleri ortaya çıkarlar. Eğer kuş besleyen kişi biraz ihmalkâr yaradılışlı ve dikkatsizse, hızlı bir üreme sonucunda kuşu bir felâketle karşı karşıya kalacaktır. Çünkü bitler çok küçük olmaları nedeniyle pek kolay görülmezler, buna karşın büyük birer kan emicidirler. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında üreme sonucu çok çabuk çoğaldıklarından dikkatli olunmalıdır.
Kafeste bit olup olmadığını anlamak için kafes geceleri dinlenir. Kuşlar huzursuz ve kıpırtılı iseler bir bit hücumu karşısındalar demektir. Tehlikelidirler, özellikle yazın ortaya çıkan bu hayvanlar, akşamları kuşa rahat vermezler. Kuşun kanını emerek onun zayıf düşmesine ve hastalanmasına neden olurlar. Tünek başlıklarındaki delikler bitlerin saklanacakları yerlerin başında geldiklerinden, buraların incelenmesiyle de varlıkları anlaşılabilir. Bitkilerdeki bitler farklı olup, kuşlar için zararlı değildir. Bitin varlığını anlamak için kafesin köşelerine, saklı bulunan alt kısımlara, dar bölgelere ve tünek kamışlarının uç kısımlarına bakılmalıdır. Bitin kendisini görebileceğimiz gibi bıraktığı beyaz dışkılarını da noktalar halinde görebiliriz. Ayrıca yuva var ise elimizi yuvaya soktuğumuzda kıpırtılarını ve kaynaşmalarını hissedebiliriz. Daha da bilemiyorsak kafesin bir köşesine küçük bir pamuk parçası ya da beyaz mendil koyarsak bir kaç gün sonra burada yuvalandıklarını görebiliriz.


Tedavi: Bu bitlerden kurtulmak için eczane veya Petshop lardan temin edilecek bit spreyi kullanılmalıdır. Bu tedaviye 2 - 3 gün ara ile bir kaç kez tekrarlanmalıdır. Bit spreyi kuşun tüm vücuduna, özellikle kanat altına ve boyun bölgesine sıkılmalıdır. Kuşun yüz, gaga ve göz kısmına sıkılmamasına dikkat edilmelidir. Pire tozu da bu derdinizi çözümleyecektir. Ayrıca "Jakotin" adlı ilaç ve opigal 5 tozu, rin tozu, Ektogal, lizol, karbonil, kreolin, madeni esanslar, kâfur türü maddelerde kullanılabilir. Bu tozlar tünek başlıklarındaki deliklere, kafesin kenar kıyı köşelerine serpilerek, kanaryaların kanat altlarına dökülerek çok olumlu sonuçlar alınabilir. Bitlerin kökü kazınabilir. Özellikle kuluçka devrelerinde yuvalıkların büyük bit yuvaları olacağını; bunların yavruların kanlarını emerek ölümlerine sebep olacağını hatırlatırız. Yuvaların ilaçlanmasında yavruların tozdan zarar görmemesi için dikkatli davranılmasını tavsiye ederiz. Daha iyisi, bit bulundurabileceği düşünülen eski yuvalığın alınarak yerine yenisinin konulmasıdır. Kafesin içinin temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi de önemlidir. Özellikle kafesin köşelerine, saklı bulunan alt kısımlara, dar bölgelere ve tünek kamışlarının uç kısımlarına yuvalanırlar. Bu nedenle, ya kafes ve aksesuarları sıcak su ile iyice yıkanmalı yada bahsedilen spreyden kafesin özellikle bu kısımlarına sıkılmalıdır.
KUVVETLİ BAKIM HASTALIĞI:

Belirtileri:
Bu hastalığın belirtisi ayaklarda, tırnaklara yakın kısımların şişmesi ve ayak derilerinde mantar türü görünümler ya da döküntülerdir. Bu şişlikler yada belirtiler kuşun vücudunun diğer kısımlarında da gözlenebilir.
Sebepleri: Kuşları seven her insan kuşunun bakımını elbette elinden geldiğince iyi yapmak ister. Ancak her türlü yiyecekleri temin etmek ve onu vitaminlerle kuvvetlendirmek her zaman kuşunuzun sağlıklı olması anlamına gelmez. Eğer birde normal yiyeceklerin yanında uzun süreli bal gibi kuvvetli besinler verir üstüne üstelik birde yine uzun süreli vitamin takviyesi yaparsak kuşumuz sağlıklı olmaz, aksine bu tür kuvvetli gıdalar sonucu ölüme kadar uzanan bir hastalığa yakalanır. Bu hastalığın adı halk dilinde zengin hastalığı dır.
Tedavi: Tedavisi için ise öncelikle verilen kuvvetli besinler bir süre kesilmeli ve normal yemlerinin yanı sıra bol bol yeşillik verilmelidir. Ayakların tedavisi için bir hafta boyunca iyileşme gözlenene kadar ayaklar alkole temizlenerek herhangi bir iyileştirici pomat (Terramcyn, Bactom, Lamisil, Exoderil vs. ) sürülür.

GÜNEŞ ÇARPMASI:
Belirtileri: Güneş altında duran kafeslerde bir de bakarsınız ki kanaryanız kafesin dibinde boylu boyunca yatıyor, hiçbir kıpırdama yok. Bu bir güneş şokudur. Hiçbir yerinin tutmadığı, felç halinin görüldüğü olaylar da vardır. Eğer önlem alınmaz ve uzun süre bu durumda bırakılırsa kanarya ölebilir de.
Nedenleri: Kanaryaların direkt güneş ışığı alan yerlerde ve 24 santigrattan yukarı ısılarda bırakılmamaları gerektiğine değinilmişti. Fazla sıcaklık ve dik gelen güneş ışınları kanaryayı fazlasıyla rahatsız eder; aşırı hallerde hastalanmasına neden olur.
Tedavisi: İlk iş olarak kanarya direkt güneş ışığı almayan ve ışın sıcak olmayan bir yere alınmalı. Başı, ayakları ispirtoyla ıslatılmalı ve masaj yapılmalıdır. Böylece serinlemesi ve kan dolaşımının normale dönmesi sağlanmış olur. Ağzının açılarak iki damla gliserin damlatılmasında da yarar vardır.
URLARIN TEDAVİSİ:
Belirtileri: Kuşun çeşitli yerlerinde ( çoğunlukla kanat altı ve sırtta) küçük bir nohut tanesi kadar urların hayvanı rahatsız edecek şekilde büyümesi.
Sebepleri: Tam olarak bilinmemekle beraber çoğunlukla kanaryalarda irsi ve cinse bağlı olan bu hastalıkta yiyeceklerin de etkili olduğu sanılmaktadır. Genel dede kuşların tüy değişimi zamanında vitamin ve calcium eksikliği nedeniyle tüy dönmesi tabir ettiğimiz sebeplerden dolayı olabilen rahatsızlıktır.
Tedavi: Norwich ve Crest cinsi kanaryalarda sık görülen bu urların üzerine kulak çubuğu veya ucuna pamuk dolanmış kibrit çöpü ile sirke ruhu sürülmelidir. 1 hafta sonra urun üzeri kızardıktan sonra alınabilir veya kendiliğinden düşecektir.
PAPAĞANLARDA DIŞKI KONTROLÜ:
Sağlıklı bir kuşun dışkısı ile rahatsız bir kuştan çıkan son ürünler yani dışkılar farklılık gösterir. Bu farklılıkların gözlemlenmesi sayesinde kuşumuzun rahatsızlığı ya da hastalığı hakkında bir tahmin yürütebiliriz. Sağlıklı bir papağan normalde koyu yeşil renkte dışkılar ve ortasında hafif bir püre beyazlığı olur. Eğer sulu beslenmişse ya da sıcak havadan dolayı çok su içmişse bu dışkılama biraz sıvı olabilir. Eğer bu durum 4-5 saatten sonra ikinci öğününü yemeye başlayan bir kuşta hala aynıysa ve bu anlattığımız normal durumdan farklıysa bir sorun olduğuna işaret eder.
1-Çok sıvı dışkılama: Bu tür dışkılama hayvan çok su içtiğinde de görülebilir ve hastalık belirtisi olmayabilir. İshal dediğimiz olayda hayvanın dışkıladığı yeşil ve beyaz kısım birbirine karışmış hatta çamur görünümünde bir şekilde acayip sulu sık sık yapılan dışkıdır. Dışkıdaki beyaz kısım bile dağılmıştır sıvı halde yapılmıştır. Kafesin altında su dökülmüş gibi bir görüntü bile oluşturabilir. Kuş böbreklerinden rahatsız da olabilir. Bu durumda veterinere başvurmanız ve sitemizden yardım talep etmeniz gerekmektedir.
2-Çok katı dışkılama: Bazen dışkıda hiç yeşil renk görünmez ve dışkı katı bir çimento kıvamındadır. Bu durum pankreas rahatsızlığı olduğunun göstergesidir. Bu durumda veterinere başvurmanız ve sitemizden yardım talep etmeniz gerekmektedir.

3-Dışkıda renk değişiklikleri: Bazen kuşlarımız değişik renkte dışkılayabilirler. Bunun çoğu zaman sebebi renkli meyve yemeleridir. Kırmızı ağırlıklı beslenmiş olan bir papağanının mavi renkli dışkılamasını beklemeyiz tabii ki. Bu yüzden kiraz, çilek, böğürtlen gibi koyu kırmızı renkte beslenen papağanlarda dışkı rengi kıpkırmızı olur ve çoğu zaman bizi korkutur. Kuşumuzun kanlı dışkıladığını sanarız. Eğer durum kuştan meyveyi kestiğiniz halde değişmiyorsa ve meyve vermediğiniz halde kuş böyle dışkılıyorsa çok ciddi bir travmayla karşı karşıyasınız demektir. Bu durum genellikle cerrahi operasyon gerektirir.

4-Dışkıda beyaz kısım çoksa: Eğer dışkıda yeşil yerine beyaz kısım çoksa ve dışkılaması normalden az ise kuşunuz açlık çekiyor demektir. Yemini arttırmanızı ve beslenme kısmında detaylı olarak anlatılan değişik besinler vermeniz gerekmektedir. Açlığı gittiği takdirde normal dışkılamaya başlayacaktır.

5-İnce şerit halinde dışkılıyorsa: Eğer papağanınız ince şerit halinde dışkılıyorsa bir iç organ bakteri veya virüslerden etkilenmiş demektir. Genelde karaciğerde görülen bu rahatsızlık çekirdek bazlı beslenmeye dayanmaktadır. Son yıllardaki araştırmalarda sadece çekirdekle beslenen papağanlarının ömürlerinin %45-50 kısaldığı tespit edilmiştir. Bakteri veya virüsten etkilenmiş bir karaciğere sahip papağan şekildeki gibi dışkılar: Rahatsız papağanda bu dışkılama süreklilik göstermeyip arada sırada da gözlemlenebilir. Anti bakteriyel ilaç kullanıp beslenme alışkanlığının düzeltilmesi bu problemi çözebilir.

6-Dışkıdaki tohumlar: Eğer kuşun dışkısında sindirilmemiş şekilde tohum parçacıkları varsa veya taze meyve sebze parçacıkları sindirilmemiş şekilde çıkmışsa, papağanınızda ciddi bir sindirim problemi var demektir. Yediklerinden tam olarak faydalanamıyor tohumları sindiremiyor onları ezip bağırsaktan ememiyor demektir. Sindirim sistemi bozuklukları kuşta genetik olabildiği gibi bir parazit yüzünden de kaynaklanabilir. Eğer erken dönemde fark edilip önlem alınmazsa kuş aşırı kilo kaybından ölebilir. Özel bir diyet uygulanması ve bir antiparaziter ilaç kullanılması gerekir. Eğer kuşunuz paraziti atmasına rağmen durum düzelmiyorsa derhal bir veteriner hekime başvurun.
7-Dışkının kafes altındaki dağılımı: Sağlıklı bir kuş uyurken hep aynı yerde durur ve yer değiştirmez. Bu yüzden dışkılama gece vakti hep aynı bölgeye olur. Bunu kafesin altında şu şekilde görebilirsiniz:
Sağdaki gece vakti sağlıklı bir kuşun dışkılamasıdır. Soldaki ise gece rahat uyuyamayan ve rahatsız olan kuşun dağınık dışkılamasıdır. Kırmızı bitler yani parazitler kuşta uyku bozukluğuna yol açtığında böyle dışkılama görülebilir. Fakat durum gündüz vakti tam terstir. Sağlıklı bir kuş gündüzleri çok aktiftir ve dağınık dışkılar. Eğer sağ taraftaki gibi sürekli aynı yere dışkılıyorsa bu bir hastalık göstergesidir.

 
alıntıdır

Jako Eğitimi

EĞİTİME HAZIRLIK VE BAŞLANGIÇ

Eğitim papağanlarda en zor ve en meşakkatli konudur. Gerek geçmiş deneyimleri ve gerekse doğal içgüdüleri nedeniyle papağanlar insanlardan ürkmektedir. Bazı papağanlar bu durumu kaçarak bazıları da saldırgan tavır ile bertaraf etmeye çalışırlar. Küçük bir kısmı ise insanlara karşı tamamen ilgisiz kalmayı yeğlerler. Eğitmenin bu aşamada iki seçeneği vardır. Bunlardan birincisi pasif bir yöntem seçerek kafes ortamında türdeşlerinden uzak bulunan papağanın insanlarla iletişim sağlamaya çalışmasını beklemektir. Bu yöntemin en büyük sakıncası çok uzun zaman alabilmesi ve sonucun her zaman istendiği gibi olmamasıdır. İkinci seçenek ise aktif bir yaklaşımın sergilenmesi ve papağanın doğrudan doğruya temasa zorlanmasıdır.
Burada zorlamadan kasıt şiddet değildir. Burada dünyaca meşhur papağan eğitmeni Ken Globus’un gözlemlerini anlatmak yerinde olacaktır. Ken Globus pek çok vahşi papağanın yer aldığı bir kafeste tek bir papağanı alarak onu sağlık yönünden incelemiştir. Bunun ardından papağanı kafese geri koyduğunda korku düzeyinin diğer papağanlara oranla belirgin bir düzeyde azaldığını gözlemlemiştir. Burada papağan kendisine zarar verilmediğini görmüş ve çok da korkulacak bir durum olmadığını idrak etmiştir.
Eğitimde en zor aşama budur ve bu aşama geçildikten sonra gelişme çok hızlı olmaktadır. Eğitmen, yukarıda bahsi geçen yöntemlerden birisini seçmek durumundadır. Ancak seçilen yöntem papağanın durumu, özellikleri, geçmiş deneyimleri, eğitmenin tecrübe seviyesi gibi pek çok etmene bağlıdır. Her durumda etkili ve her koşula uygun bir yöntem bulunmamakta ve ‘nabza göre şerbet’ verilmesi gerekmektedir. Bir yöntem bir papağanda çok etkili olabilirken bir diğerinde çok ters etkiler yaratabilmektedir.

Alıştırma Dönemi
Papağanınız eve gelmeden önce tüm hazırlıklar örneğin kafesin konulacağı mekân, kafes ve içindeki tertibat (tünek, mineral bloğu vs) hazır olmalıdır ve papağan gelir gelmez yeni evine yani kafesine konulmalıdır. Kafesin konumu çok önemlidir. Papağan sizin yakına geldiğinizi önceden görebilmeli ve kafese yakın çevre çok yoğun olmamalıdır. Örnek vermek gerekirse kapı kenarları, her öğün kullanılan bir yemek masasının hemen yanı ya da çok sık kullanılan bir oturma grubunun yanı kafesin yerleştirilmesi için uygun değildir. Kafes salonun en sakin köşesine ve yerden en az 50cm yukarıya konulmalıdır.
Papağanlar doğal içgüdüleri gereği daha yüksek konumda olduklarında daha rahat ve güvende hissetmektedirler. Kafes ceyran almayan ve dik güneş ışınlarının gelmediği bir yere konulmalıdır. Ayrıca kalorifer ya da sobaya yakın yerlere yerleştirilmemelidir.Papağanınız eve geldiği ilk 2-3 hafta mümkün olduğu kadar rahat bırakın ve ortama ve size alışması için ona zaman tanıyın.
En evcil papağan bile bir alışma evresi geçirir ve bu dönemde fazla üstüne gitmemek en uygun seçenektir. Bu süreç içerisinde yem-su değişimi ve temizlik haricinde papağanınızı mümkün olduğunca rahatsız etmeyin. Çocuklardan ve çok meraklı arkadaşlarınızdan uzak tutmanız gereklidir.Unutmamak gerekir ki papağanların hafızası inanılmaz kuvvetlidir ve yaşanacak en ufak bir olumsuzluk ilişkinizi geri dönülmez biçimde zedeleyebilir.

Temel Eğitim
Sandalye Tekniği:
Özellikle hırlayan ve henüz insanlara alışamamış papağanlarda etkili olabilen bir tekniktir. Bu teknikte papağan ile asla göz teması kurulmamalı hatta kafesin bulunduğu yöne dahi bakılmamalıdır.
Eğitmen bir sandalye alarak kafese uzak bir mesafeye yerleştirmeli ve orada yaklaşık 10-15 dk oyalanmalıdır. Geçen sürede ani hareketlerden kaçınılmalıdır. Sandalye her geçen gün kafese 15-20 cm yaklaştırılmalı ve süre 5-10 dk artırılmalıdır. Eğitim sırasında papağanın hırlaması durumunda süre dolana dek eğitmen yerinden ayrılmamalıdır. Zira papağan kısa süre içerisinde, hırladığında eğitmenin uzaklaştığını görecek ve sürekli bu silahı kullanacaktır. Şayet papağan hırlıyorsa aşamaları biraz daha artırmayı deneyebilirsiniz.
Elden Yem Yedirme:
Evcilleştirmenin ikinci aşaması elden yem yemeye alıştırmadır. Yem kabını söktükten 2-3 saat sonra bir çekirdeği kafes tellerinin arasından ona ikram etmeyi deneyebilirsiniz. Sakin ve kendinden emin bir tavır bu durumda en iyisidir zira papağanlar ruh halini kolaylıkla anlar ve ona göre davranırlar.
Ürkek ve tedirgin yaklaşırsanız ısırma olasılığı çok daha yüksektir. İlk başlarda birkaç dakika beklemek ve ardı ardına birkaç deneme yapmak kâfidir. Bu süreyi gittikçe uzatarak elinizden yem almasını sağlayabilirsiniz. Şayet elinizden yem almıyorsa hemen yem kabını takmak yanlış bir davranıştır ve en azından 5-10 dakika kadar beklemeniz tavsiye olunur.
Papağanınız hiç ürkmeden elinizden yem yemeye başladıysa elinizi kafes tellerinden her defasında daha fazla sokarak ve en sonunda ise kafesin kapağını açarak elinizi içeri sokarak vermeyi deneyebilirsiniz.
Artık bu aşamayı da geçtiğinizde yem verirken belli belirsiz ona dokunarak ilk teması sağlayabilirsiniz. Hatta yemi parmaklarınızın arasında hafifçe gizleyerek onun size dokunmasını da sağlayabilirsiniz.
Konuşturma:
Aşağıdaki listede konuşma yeteneği açısından papağan türleri sıralanmıştır.

Her ne kadar bu sıralama genel bir yol gösterici olsa da her papağan kendi içerisinde değerlendirilmelidir. Bir Lori 30-40 kelime konuşabilirken bir jako sadece 1-2 kelime ile de sınırlı kalabilir. Özellikle muhabbet kuşu ile sultan papağanın ıslığa benzer seslerinin olduğu ve konuşmalarının zaman zaman zor anlaşıldığı, buna karşın gri papağan, amazon, ara ve kakadunun çok net ve anlaşılır konuşabildiğini göz önünde bulundurmakta yarar vardır.
Kalıtım, bireysel yetenek, geçmiş deneyimler, eğitimde harcanan emek ve süre gibi etmenlerin hepsi konuşma üzerinde etkilidir. Papağanlar sebep-sonuç ilişkisi kurmada oldukça başarılıdırlar. Örneğin pek çok papağan telefon zili çaldığında ‘alo’, kapı çaldığında ise ‘kim o?’ dendiğini kısa sürede idrak edecek ve ardından bunu kendiliğinden tekrarlamaya başlayacaktır.
Dolayısıyla bu tür bir bağlantıyı kullanarak onunla gerçek anlamda bir iletişime geçebilirsiniz. Banyo sırasında sürekli olarak ‘banyo’, yem kabının değiştirilmesi sırasında ‘mamma’, sabahları onu ilk gördüğünüzde ‘günaydın’, yatmadan ve ışıkları kapatmadan hemen önce ‘iyi geceler’ denilmesi bunlara örnektir.
Bunların sürekli olarak tekrarlanması sonucunda papağan gerçekleşen olay ile söylenen kelimeyi bağdaştıracak ve bir süre sonra aç kaldığında ‘mamma’ diyerek, artık uyumak istediğinde ise ‘iyi geceler’ diyerek size bu isteğini belirtecektir. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir.
Örneğin onun başını okşarken ‘kaşı-kaşı-kaşı-kaşı’ demeniz, omzunuza alırken ‘gel oğlum’ demeniz gibi. Hatta bir kişi ‘beni seviyor musun?’ dedikten sonra evde bulunan diğer bir kişinin ‘çok seviyorum’ demesi ve bunun defalarca tekrarlanması papağanın sorulacak ‘beni seviyor musun?’ sorusunun ardından ‘çok seviyorum’ demesine yol açacaktır.
İki kişiye dayanan bu eğitimi Dr. İrene Pepperberg, dünyanın en meşhur papağanı olan Alex isimli gri papağana uygulayarak ona pek çok objenin ismini söylemeyi, altıya kadar varan objeleri saymayı, büyük-küçük ve renk ayrımını yapmayı öğretmiştir

Eğitimle ilgili ön bilgiler:

* Eğitime başlamadan önce papağanın kanat ayarlarının yapılması ve tırnaklarının kesilmesi gereklidir. Konu ile ilgili bilgiye bakım sayfasından ulaşabilirsiniz.
*Eğitim her gün uygulanmalıdır.
*Eğitim günün belirli bir saatinde uygulanmalıdır. Öğle vakitleri ve yemeği takip eden 1-2 saat eğitim için uygun değildir
*Eğitimin papağanın normalde kaldığı oda haricinde başka bir odada yapılması verimi artırır.
*Eğitim sırasında odada sadece eğitimci bulunmalı ve dikkat dağıtıcı (tv, radyo, başka bir pet) unsurlar odadan uzaklaştırılmalıdır.
*Eğitim mutlaka kafesin dışında ve tercihen bir t-tüneğin üzerinde yapılmalıdır. Kafes papağanın hâkimiyet alanıdır ve eğitimin orada devam edilmesi halinde istenmeyen olaylar gerçekleşebilir.
*Eğitmenin kendinden emin olması şarttır. Papağan, insanın ruh halini kolaylıkla çözümleyebilir ve tedirgin ya da ürkek bir tavır onun korkusunu ve/veya saldırganlığını daha da artırır.
*Eğitim sırasında papağanın ısırması halinde eğitmen herhangi bir tepki göstermeden ağır ağır elini çekmeli ve bir süre bekledikten sonra eğitim sona erdirmelidir. Takip eden gün eğitime tekrar başlanmalıdır.

Sopa tekniği:

Bu eğitime başlamadan önce papağanın kanat ayarının muhakkak yapılması gerekmektedir. Malzemeler kısmında detaylı olarak tasvir edilen bir T tüneği mümkün olduğunca küçük bir odanın köşesine yerleştirdikten sonra papağanın bu tüneğin üstüne çıkmasını sağlamak gerekmektedir.

Kafesin kapısını açarak tüneğin üstüne doğru tutmak ya da altı açık olan kafesi ters çevirerek yine tüneğe doğru tutmak yöntemlerden birkaçıdır. T tüneğe çıkmaması halinde max 1mt * 1mt büyüklüğünde ve karton veya benzer bir malzeme ile kenarları kapatılmış bir köşe de bu amaç için kullanılabilir. Burada mühim olan papağanın sizden kaçamayacağını veya uzaklaşamayacağını idrak etmesidir.

Bir kez uygun bir yere yerleştirdikten sonra 30 cm boyunda ve yaklaşık 2 cm çapında iki adet sopa ile papağanın boynundan kuyruğuna doğru okşamaya çalışmalısınız. Burada temel amaç papağanın asla ve asla sopayı ısırmasına izin vermemek ve ikinci sopayı onun dikkatini dağıtmak için kullanmak suretiyle dokunmaya alıştırmaktır. Eğitim her gün ve aynı saatte toplam 15-20 dakikayı geçmeyecek şekilde yapılmalıdır. İlk defasında ucundan tuttuğunuz sopayı gün geçtikçe daha kısa mesafeden tutarak ve en nihayetinde sopayı tamamıyla bırakarak onu elle sevmeye alıştırabilirsiniz.
İlk birkaç deneme oldukça zor geçebilir ancak bu yöntem çok başarılı ve defalarca denenmiş bir yöntemdir. Papağan tamamen evcilleşinceye kadar sopa tekniği ve zaruri haller dışında kafes dışına çıkarılmamalıdır zira kafes dışında serbest dolaşma evcilleşme sürecini uzatmaktadır.
Papağanlarla konuşan adam olarak bilinen Ken Globus bu tekniğin daha geliştirilmiş bir türünü uygulamaktadır. Kristal küre adlandırdığı bu teknikte t tünekteki papağanın üzerinde ellerini bir küre işaret edermiş gibi hareket ettirmektedir. Burada papağanın dikkatini dağıtmakta ve biraz da papağanın güvenini sağlamakta, ardından da tek elini dikkatini dağıtmakta kullanırken diğeri ile de temas sağlamaktadır.
Burada en önemli nokta papağan ile yaşanacak ilk temastadır. Zira buzlar bir kez kırıldı mı artık papağanınız neredeyse tamamen evcilleşmiş demektir.
Ken Globusun daha saldırgan papağanlarda uyguladığı diğer teknikler ise demir yumruk ve gergin avuçtur. İlkinde yumruk yapılarak bilek içe doğru kıvrılmakta, ikincisinde de parmaklar birleştirildikten sonra parmak uçları mümkün olduğu kadar geriye itilmektedir.
Ancak ikisinde de fikir aynıdır deriyi gergin tutarak papağanın ısırmasını engellemek. Birkaç kez bileğin ya da avuç içinin papağana doğru hareket ettirilmesinden sonra papağan artık ısırmanın ya da saldırmanın çözüm olmadığını anlayacaktır. Bundan sonra kristal küre tekniği ya da diğerleri uygulanabilir.

Ken, özellikle büyük papağanlarda bu ilk teması sağlamak için kafasını da kullanmaktadır.

Ken Globus papağan üzerinde oluşacak baskıyı papağanı baş seviyesinin üstüne çıkararak ve yüzünü gizleyerek azaltmaktadır.
Ken Globus papağanlar dünyasında bir idol olarak anılmakta ve kendisine ait pek çok sayıda teknik bulunmaktadır. Yukarıda anlatılan teknikler bunlardan yalnızca birkaçıdır ve sadece eğitimdeki temel felsefenin anlaşılması için anlatılmıştır. Tecrübesiz kimseler tarafından hiçbir şekilde denenmemelidir. Hem papağanın hem de eğiticisinin çok ciddi anlamda yaralanmasına yol açabilir.

İleri eğitim-Clicker eğitimi:

Clicker, pozitif koşullandırma ile evcil hayvan eğitiminde sıkça kullanılan bir aparattır.



Kapalı bir kutu içerisindeki metal bir levhadan oluşan Clicker kendine has ve keskin bir ses üretmektedir. Temel olarak papağanınızın iyi bir şey yaptığını ve bunun ardından ödülün geleceğini gösteren bir araçtır. Bunun yerine aferin veya benzeri bir kelime de kullanılabilir.

Fakat papağanınız olumlu bir hareket yaptığında derhal bu sesi duymalıdır aksi halde yaptığı davranış ile ödül arasındaki bağı geç kavrayabilir ya da aradaki bağı hiç kuramayabilir. Trick-training ya da Clicker training olarak adlandırılan ileri eğitim ancak ve ancak tamamen evcilleşmiş ve tüm temel eğitimi tamamlamış papağanlarda uygulanabilmektedir. İlk aşamada papağanın çok sevdiği bir yiyeceğin bulunması ve bu yiyeceğin papağanın diyetinden tamamıyla çıkarılması gerekmektedir.

Papağanlar çoğunlukla kabak çekirdeği, üzüm, yer fıstığı, ceviz gibi yiyecekleri çok fazla severler. Yem kabını söktükten birkaç saat sonra papağanınızı normalde bulunduğu odanın dışındaki ve sakin bir odaya alın. T tüneğe yerleştirdikten sonra clickere basın ve ardından sevdiği yiyecekten çok küçük bir parça verin. Yiyeceğin boyutu hemen tüketilebilecek kadar küçük olmalıdır, aksi halde eğitim bölünebilir. Örneğin eğitim için yer fıstığı kullanacaksanız fıstığı önceden 8e veya 10a bölmelisiniz. Yiyeceğin önceden hazırlanması eğitimin bölünmesini ve dikkatinin dağılmasını engelleyecektir.
Yiyeceği vermeye papağanınız clicker=ödül bağlantısı kurana kadar devam ettirin. Bu yaklaşık olarak 1-2 gün sürebilir. Eğitimi her gün aynı saatlerde yapmanız ve çok uzun tutmamanız yerinde olur. Her ders 15-20 dakika civarında olmalıdır. Dikkati çok dağılırsa ara vermeniz gerekebilir.
Çık-İn komutları:
Papağanınız evcilleştikten sonra yapılması gereken ilk şey çık ve in komutlarının öğretilmesidir. Papağanlar genellikle sürü içerisinde yaşadıklarından bir üst-alt ilişkisi içerisindedirler ve belirli bir seviyenin oluşturularak ev (sürü) içerisinde liderin siz olduğunu göstermeniz gereklidir. Başarmağınızı avuç içine doğru katlayın ve diğer parmaklarınız bitişik şekilde aşağıdan bir hareketle papağanın göğsüne doğru hareket ettirin ve çık komutunu verin. Pek çok papağan elin göğüs kısmının altına doğru itilmesiyle ele çıkacaktır. Burada dikkat edilecek husus papağan çıktıktan sonra elin omuz seviyesine yakın bir yükseklikte tutularak papağanın omuza çıkmasını engellemektir.
Papağanın ele çıkmasının ardından küçük bir ödül özellikle ilk başlarda papağanı motive edecektir. Ardından papağana in komutu vererek yine göğüs kısmının alt kısmı T-tüneğe doğru yaklaştırılmalıdır. Birkaç denemenin ardından papağanınız olayı kavramaya başlayacaktır. Papağanınız ele gelirken sadece ve sadece çık komutu kullanılmalı diğer yerlere (kafes, t-tünek, masa vs) giderken sadece ve sadece in komutu kullanılmalıdır. Bu onun komutları karıştırmaması için şarttır. Bu eğitim papağan komutları tamamıyla öğrenene kadar devam etmeli ve eğitim sürekli tazelenmelidir. Lider papağanın siz olduğunu öğrenmesi ileride yaşanabilecek pek çok sorunun engellenmesini sağlayacaktır.

Tuvalet Eğitimi:

Papağanınız sürekli omzunuzda veya dışarıda duruyorsa olur olmadık yer ve zamanda dışkılaması sorun yaratabilir. Tuvalet eğitimi için papağanınızın dışkılama alışkanlıkları ile dışkılamadan hemen önce yaptığı davranışları iyi analiz etmeniz gerekir. Örneğin papağanların çok büyük bir yüzdesi havalanmadan hemen önce tuvaletlerini yapacaktır ve yine çok büyük bir yüzdesi tuvalet öncesi vücudunu olabildiğinde arkaya atacaktır.
Papağanınızın tuvaletini yapacağını düşünüyorsanız bundan hemen önce bir komut vermelisiniz. Bu görsel ya da sözel herhangi bir komut olabilir. Dışkılamanın ardından clicker+ödül vermeniz gerekebilir ancak bazı papağanlarda bir aferin ya da bir sevgi gösterisi de yeterli olabilir. Bunu belli bir süre boyunca devam ettirirseniz papağanınız artık komut ile tuvaletini yapmasını öğrenecek ve diğer zamanlarda bunu yapmayacaktır. Papağanınızın tuvalet ihtiyacını sürekli aynı yerde (kafes, T-tünek, sürekli aynı yere konulan bir gazete, odanın bir köşesi vs) gidermesini sağlarsanız papağanınız tuvalet ihtiyacı doğduğunda oraya gitmek istediğini belirterek sizi önceden uyaracaktır.

Etrafında Dönme Numarası:


Eğitim boyunca aynı kalemi kullanmak üzere kapak rengi diğer kısmından farklı renkte bir kalem seçin. Kalemi alın ve kapaklı ucunu papağanınıza doğru 10-15 cm uzaklıkta tutun.Kalemin ucuna dokunduğu an clicker+yem ile ödüllendirin. clickeri tam dokunduğu anda, iyi bir zamanlama ile basmak çok önemlidir. Aynı hareketi birkaç kez yaptıktan sonra kalemi yavaş yavaş uzaklaştırarak devam edin.Artık birkaç adım atarak kalemin ucuna dokunuyorsa bir sonraki adıma geçebilirsiniz. Papağanınız size doğru bakarken(ortadaki ok yönünde) 1 numaralı yay şeklinde kalemi etrafında çevirin. Kalemin ucuna her dokunuşunda clicker+yem ile ödüllendirin. Ardından 2, 3, 4. numaralı yay. Her defasında papağanınız ok yönünde ve size doğru bakıyor olmalıdır.

Kalemi her defasında biraz daha etrafında çevirin. Eğer papağanınız anlamakta güçlük çekiyorsa aşama sayısını artırabilirsiniz. Artık etrafında tam bir tur atıyorsa dön sesli komutunu yeni komut olarak ekleyebilirsiniz. Bu arada kalemi de yavaş yavaş kullanmamaya başlamalısınız. Yumuşak bir geçiş olmalıdır. Artık yeni komut(sesli, görsel vb) kalemin yerini alacaktır. Böylelikle papağanınıza dön komutu vererek, işaret parmağınızla küçük bir daire hareketi yaparak ya da dilediğiniz diğer bir komutla kendi ekseni etrafında dönmesini sağlayabilirsiniz.
Geri Getirme Numarası:
Normal bir ev anahtarını ya da bir madeni parayı iyice yıkayın ve kurulayın. Parlak kaplamanın bozulmamış olması çok önemlidir. Papağanınıza bu metal objeyi verin ve altına metal bir yem kabını tutun. Papağanınız eninde sonunda sıkılıp anahtarı atacaktır. Anahtar yem kabına düşüp ses çıkardığında clicker+yem ile ödüllendirin. Bunu belli bir süre tekrarladıktan sonra papağanınız ses ile ödülü ilişkilendirecektir. Anahtarı biraz sağ tarafından verip kabı vücudunun altında tutun. Giderek kabı da sol tarafa çekin. Papağanınız olayı kavradıysa kap ile anahtarın arasındaki mesafeyi yavaş yavaş artırın. Artık anahtarı almak için bir adım ardından iki. Adım atacaktır. Artık masada epey mesafe kat ederek anahtarı kaba atıyorsa anahtarı masanın üstüne bırakmaya başlayabilirsiniz.
Bu aşamada anahtarı bıraktığınızda getir komutunu verirseniz iyi olur. Anahtar yerine başka herhangi bir obje de kullanabilirsiniz ama temiz olması ve papağanınızın parçalayama cağı kadar sağlam bir şey olması önemlidir.
alıntıdır